Quantcast
Channel: KAFKAOKUR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 344

Yazıldığı Gibi Okuyunuz: Po Polsku!

$
0
0

Ülkemizde Lehçe deyince kaç kişinin aklına Polonya geliyor?

Neredeyse hiç kimsenin.

Kelime anlamı olarak yaptığı tek çağrışım şive farklılığı anlamında olan ‘Lehçe’ sanırım. Oysaki bir Doğu Avrupa ülkesi olan Polonya’nın ana dili ve dünyada yaklaşık elli milyon insan bu dili konuşuyor. Son birkaç yıldır yapılan anketlerde ve araştırmalarda ise dünyada öğrenmesi en zor ilk üç dil arasında yer alıyor.

Ama benim sizlere asıl anlatmak istediğim bu ülkenin, karanlık perdelerin ardında kalmış muhteşem edebiyatı.

Yüzlerce yıllık bir geçmişe sahip, Orta Çağ’dan günümüze uzanan bir yolculuk ve bu yolculuğa dün ya çapında pek çok ödül sığdırmış yazarlarla donanmış o mağrur edebiyat…

Eserlerin genel havasında her zaman özgürlük arayışı göze çarpıyor. Yıllarca süren Rusya, Prusya ve Avusturya tarafından işgal edilmiş, yüz yirmi üç yıl boyunca haritadan silinmiş, nüfusunun çoğunu savaşlarda kaybetmiş ve Nazi kamplarında kaybolmuş hayatları barındıran bir coğrafyanın edebiyatı elbette ki bizlere acıyı, kaçışı, göz yaşını, kayıpları anlatıyor.

Polonya tarihine göz gezdirdiğiniz zaman çekilen acıları derinlerde yaşamışçasına hissetmemeniz mümkün değil. Hatta ülkede bulunma fırsatınız olursa yaşanan acıların sanatı etkilediği gibi insanların karakteristik özelliğini de çok net bir şekilde etkilediğini gözlemleyebilirsiniz. İçe dönük, güven kelimesinin anlamını kendilerine göre baştan yaratan, özgürce gülmek için iki kere düşünen, mutlulukları geçici bir duyguymuş gibi davranan bir millet…

Zaten ülkede bulunduğunuzda çok farklı bir havası olduğunu anlıyorsunuz. Ayrılmak zor gelmiyor belki ama Polonya’yı özlemek dayanılmaz bir duygu,sürekli kendini hatırlatıyor!

Yaşanan bunca olumsuzluğa karşı sanat adına çok önemli isimler yetiştirmiş. Sadece edebiyat alanında değil, tiyatro ve sinemada da oldukça başarılı bir ülke. Eserlerin çoğu filmlere ve tiyatro oyunlarına uyarlanmış ve başyapıt niteliğinde örnekler vermiş.

Bir ülkenin edebiyatını anlamak için elbette bir e ser ve bir yazar yeterli olmaz. Özellikle de Polonya edebiyatını özümsemek için önce tarihini kulağınızı acıtan bir küpe,yüreğinizde atıp duran vicdan azabı ya da ayağınızı sıkan bir ayakkabı gibi taşımanız gerekir. Yani size kendisini unutmanıza fırsat vermemeli!

Ben size günümüzde de tanınan, çağdaş yazarların en önemlilerinden olan Janusz Glowacki’den söz edeceğim.

Glowacki 1938 Poznan doğumlu. Varşova Üniversitesinde Leh edebiyatı öğrenimi gördü. Pek çok önemli dergide yazarlık ve yöneticilik yaptı. Andrzej Wajda gibi önemli yönetmenlerin filmleri için de senaryolar yazdı.

Yazarın ülkemizde Neşe Taluy Yüce tarafından Lehçe aslından çevrilen Good Night Jerzi adlı eseri yayınlandı.

Glowacki bu romanında Boyalı Kuş, Orada Olmak, Şeytan Ağacı, İhtiras Oyunu ve Çelik Bilye gibi romanları kaleme alan, skandalların başrolü Jerzy Kosinski’nin Polonya’dan ABD’ye uzanan hayat hikâyesini anlatıyor. Bir kaçış öyküsü, vatanına sırt çevirmek zorunda bırakılan farklı bir kimlikle hiç bilmediği bir hayata tutunma çabası.

Eserde post modernizm havası oldukça yoğun hissediliyor. Kurgudan uzak ve bir neden sonuca bağlı değil. Alışılagelmiş biyografik romanlardan çok farklı,oldukça derin ve okurken insanı bir o yana bir bu yana savurabiliyor. Kosinski’nin başını döndüren derin duygular okuyucuyu da kitabın içine girdap misali çekip akılcı tutumdan uzaklaştırıyor.

Yazar eseri için yazınsal-patchwork terimini kullanıyor. Farklı konuların geçmiş ve şimdiki zamanın üç koldan ve farklı şahıslar tarafından anlatılması gerçekten de bir kırkyamayı andırıyor. En çok da bu özelliği modernizme kafa tutan bir tavır.

Kitabın ana kahramanı Jerzy Kosinski diye düşünebilirsiniz. Ama okurken içinizden bir ses asıl kahramanın New York ve Maşa olduğunu fısıldayabilir. Sakın bir şehirden kahraman olur mu demeyin! Glowacki sınırları zorlayarak postmodernizmin sistemden bağımsız, anarşik, farklı formlarda boy gösterebilen bir nevi ‘imkansız mümkünlüğü’ nü gayet kolay kabul ettiriyor.

"O asla ama asla Boyalı Kuş'taki küçük çocuk olmadığına dair büyük bir yalan atmıştı. Bir tür savunma içgüdüsünün onu,vatanı Polonya'dan hep uzak tutması gerekirdi."

İniş çıkışlar, hızla tükenen aşklar,uyuşturucu, alkol onun hayatında bir maskeydi belki de. Buna da değiniyor Glowacki, hatta en çok bu yitip gitmiş hallerine dem vuruyor. Irkçılığın vahşetini çok küçük yaşta çıplak gözle gören Kosinski yıllar sonra bile üzerinden bu acının ağırlığını atamıyor. Bazen yalanlarla, bazen herkesin yalan sandığı düpedüz gerçeklerle dolu hayatı hâlâ herkes için bir soru işareti.

Polonya edebiyatının en güzel örneklerinden biri olan Good Night Jerzi, Janusz Glowacki için bir ustalık eseri ve muhakkak kitaplığınızda yer ayırmanız gereken bir roman.

Keyifli okumalar!

Kafka Okur Dergi, Sayı 3, 2015
Yasemin Özdemir

Viewing all articles
Browse latest Browse all 344

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue